FluenTurk

Elif, üniversite öğrencisiydi ve arkadaşı Can ile İstanbul'u keşfetmek için bir gün ayırmıştı. Sabah erkenden Kadıköy'de buluştular. İlk olarak, tarihi bir fırından sıcak bir simit alıp çay ile kahvaltı yaptılar. Simitlerin çıtır çıtır sesi ve martıların çığlıkları, güne harika bir başlangıç yapmalarını sağladı.

Kahvaltıdan sonra vapura binerek Eminönü'ne geçtiler. Vapurun güvertesinden boğazın serin rüzgarını hissetmek çok keyifliydi. Tarihi Yarımada'ya ayak bastıklarında, ilk durakları Ayasofya oldu. Caminin içindeki o muhteşem atmosfer, onları adeta büyüledi. Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu yapının her köşesinde ayrı bir tarih gizliydi.

Öğle yemeği için Sultanahmet'te, meşhur köftecilerden birine oturdular. Geleneksel köfte ve piyaz sipariş ettiler. Akşam olurken, Karaköy'e geçip Galata Kulesi'ne çıktılar. Güneş batarken şehrin ışıkları yavaş yavaş yanmaya başlıyordu. Bu manzarayı izlerken, günün yorgunluğunu unuttular.